İrlanda denince akla ilk gelenlerde birinin pub kültürü olması tesadüf değil. İrlanda’da iyi viski ve iyi biranın tüketildiği, 10,000’den fazla pub bulunuyor! Gelin, The Irish Spirit‘in vazgeçilmez bir unsuru olan pub kültürünü birlikte keşfedelim.
İrlanda Pub Kültürü
Evet, yanlış okumadınız. İrlanda’da 10,000’den fazla pub bulunuyor; yani her mahallede en az bir pub olması kaçınılmaz gibi… Bu da pubları son derece lokal mekanlar, özellikle şehir dışında herkesin her gün uğradığı ve herkesin herkesi tanıdığı buluşma, sosyalleşme noktaları yapıyor. Öyle ki, bir barmenin bir pub müşterisine ne içeceğini sorması, defalarca tanıştığı birine adını sorması kadar kaba bir davranış olarak görülebiliyor.
İster birkaç kişilik ya da kalabalık bir grubun parçası olun, ister tek başınıza içkinizi yudumlamak için orada bulunun; pubların bir sosyalleşme noktası olma görevi, herkesin herkesle rahatça konuşması anlamına geliyor. Yani tanımadığınız birinin bir anda sizi sohbetin içine dahil etmesi, size bir soru sorması ya da size bir hikaye anlatmaya başlaması tuhaf bir şey değil. Publarda kimse yabancı, kimse yeni değil; yaşı, cinsiyeti ya da geldiği yer ne olursa olsun, herkes sadece günü bir(kaç) bardak viski ya da birayla ve biraz muhabbetle sonlandırmaya çalışıyor.
Dünyadaki birçok alt-kültürde olduğu gibi, İrlanda pub kültürünün de yazılı olmayan kuralları, belli bir adabı var tabii.
Bilmeniz gereken ilk ve en önemli kural, round ısmarlama alışkanlığı üzerine. Herkesin tek tek gruptan ayrılıp içkisini aldığı bir düzen, bu sosyalleşme mekanına ve pubların varlık sebeplerinden biri olan paylaşımcı ruha biraz ters kaçıyor. Bu yüzden gruptaki herkesin sırayla tüm gruba bir round ısmarlaması daha yaygın bir alışkanlık. Eğer grubunuz kalabalıksa, round’ları daha ufak gruplar arasında da döndürebiliyorsunuz. Ama unutmamanız ve uymanız gereken kural şu ki, içinde bulunduğunuz gruptan biri ya da yeni tanıştığınız biri size içki ısmarlıyorsa, ikinci round’u da sizin ısmarlamanız gerekiyor. (Eğer bir çiftseniz, iki round’dan sorumlu olduğunuzu da unutmayın!)
Bir diğer önemli kuralınsa içkilerle ilgisi bile yok: Malum, genellikle az sayıda bulunan sandalye ve bar tabureleri, oldukça değerli. Bu nedenle, boş olduğuna emin olsanız bile, birinin masasındaki sandalyeyi ya da yanındaki bar taburesini alacağınız ya da işgal edeceğiniz zaman kesinlikle izin almanız gerekiyor. Aksi, bir pubda yapabileceğiniz en kaba davranışlardan biri olarak yorumlanıyor.
Tıpkı bugün The Irish Spirit’in Dublin’in sokaklarındaki yüzlerce grafitiye ilham verdiği gibi, zamanında da The Irish Spirit’in bir uzantısı olan İrlanda pubları ve pub kültürü, birçok yazara sadece bir çalışma ortamı sağlamakla kalmamış, hem ilham vermiş hem de onların eserlerinin bir parçası olmuş. Pub kültürü dendiğinde, dünyanın neresinde olursanız olun aşağı yukarı zihinlerde bir şey canlanması da buna bağlanabilir. Çünkü bu yazarlar arasında James Joyce, Samuel Beckett ve Oscar Wilde gibi dünyaca isimler de bulunuyor. Bu yazarların eserlerinden okuduğunuz pub betimlemeleri nedeniyle zihninizde canlanan pub imajı dumanlı bir atmosfere sahip olabilir. Fakat bu imaj 1997’de kapalı alanlarda sigara içme yasağının yürürlüğe girmesiyle bir hayli değişti. Bunun hem kapı önlerinde farklı bir sosyalleşme ortamının ortaya çıkmasına önayak olduğunu, hem de içtiğiniz viski ya da biranın kokusunu ve dolayısıyla tadını daha iyi almanızı kolaylaştırdığını söyleyebiliriz.